[featured-video-plus]
Yedi Ulu’lardan biri olarak kabul gören Hatayi‘nin gerçek adı Şah İsmail’dir. İran‘ın Erdebil şehrinde 1487 yılında dünyaya geldiği bilinmektedir. Babası Şeyh Haydar, annesi Akkoyunlu Hükümdarı olan Uzun Hasan’ın kızı Alemşah Halime Begüm Sultan’dır.
Âdem oldum geldim Âdem içine Nasîb olmaz dürlü candan içeru Zenbûr olub kândan kâna geçerken Bir kâna uğradım kândan içeru Kardaş gel erkâna bu erkân değil Oynatma atını bu meydân değil Süleyman’dan esen Süleyman değil Süleyman var Süleyman’dan içeru İrfân meclisinde irfân almışam Lâ’l-i Bedahşan’dan mercân almışam Bin cânı verüben bir cân almışam Ol cânı saklaram candan içeru Hatâyî Sultân’ın nutkunu hakla Ne dileğin varsa kendinde yokla Mürşidin pendini iyice sakla Damardan ilikten kandan içeru
Babası Şeyh Haydar‘ın 1488 yılında ölümünden sonra dayısı tarafından iki kardeşiyle birlikte düşmanlarından kaçırılarak Şiraz‘a gönderilmek zorunda kalmıştır. Şiraz’da Vali tarafından iki kardeşiyle birlikte bir süre hapse atıldığı rivayet edilmektedir.
Akkoyunlu hükümdarı Sultan Yakup‘un ölümü üzerine oğlu Rüstem saltanat mücadelesinde Şah İsmail ve kardeşlerinden yararlanmak amacıyla üç kardeşi hapisten kurtarır, Şah İsmail‘in ağabeyi Sultan Ali, katıldığı iki savaşı da kazanarak Tebriz‘e döndüğünde parlak bir törenle karşılanır. Ama üç kardeşin halk üzerinde manevi etkisi, Sultan Ali’nin kazandığı zaferler Rüstem Bey‘i korkutur, onları ortadan kaldırmanın yollarını ararken durumu sezen Sultan Ali kardeşleriyle birlikte Erdebil‘e gitmeye karar verir. Sultan Ali yolda kendilerini izleyen Rüstem Bey‘in askerleri tarafından şehit edilir. Fakat iki kardeşini yedi müridiyle Erdebil‘e göndermeyi başarır.
Şah İsmail ve kardeşi İbrahim burada müritlerince korunur. Sürekli izlendikleri için bir süre sonra Bağru dağına, oradan da Gilan, Gaskar, Reşt ve Lahican‘a kaçırılırlar. Lahican‘da Kar Kaya’nın evinde saklanan Şah İsmail ilköğrenimini özel bir öğretmenden görür.
Babasının müritleri dört bir yandan onu görmeye gelirler. Yakalanamadığını gören Rüstem Bey, Lacihan üzerine yürümeye hazırlanırken öldürülünce (1497), Şah İsmail harekete geçer.
Müritlerini toplayıp Hazar kıyılarındaki Aravan‘a (1500), oradan Erdebil‘e gelir. Kendisine katılan Türk Oymaklarıyla birlikte yeterince kuvvet topladığını görünce ilk olarak babasının ve Şiilere yapılan eziyetlerin öcünü alma yolunu tutar. Tebriz‘e gelip taç giydiğinde (1502), babasının öcünü almış, Bakü’yü ele geçirmiş, Nehcivan‘da Elvend Bey‘i yenmiştir. Şah İsmail‘in bundan sonraki yaşamı Şiiliği yaymak, Safevi Devletinin sınırlarını genişletmek için yaptığı savaşlarda geçer.
Devletin sınırları genişleyip Şiilik Anadolu’ya doğru hızla yayılınca Osmanlı’nın dikkatini çeker. Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’le 19 Mart 1514’de yaptığı Çaldıran’daki savaşını kaybeder. Bu yenilgiden sonra Tebriz‘e döndüyse de eski gücünü yitirdiği gibi uğradığı ruhsal çöküntüyle de inzivaya çekilir. Oğlu Tahmasb’ı yerine atabey olarak bırakır, her yılını ayrı bir kentte geçirerek yaşamını tamamlar. 1524’de 37 yaşında iken Azerbaycan’da Hakk’a yürür. Cenazesi Erdebil’e götürülerek, dedesi Şeyh Safiyüddi’nin türbesi yanında toprağa verildi.
Şah İsmail, Hatayi mahlasıyla şiirler yazmıştır.
Allah Allah din gaziler Gaziler deyin şah menem Karşu gelün secde kılun Gaziler deyin şah menem Uçmakta tuti kuşuyam Ağır leşker er başıyam Men sufiler yoldaşıyam Gaziler deyin şah menem Ne yerd'ekersen biterim Handa çağırsan yeterim Sufiler elin dutarım Gaziler deyin şah menem Mansur ile darda idim Halil ile narda idim Musa ile Tur'da idim Gaziler deyin şah menem Tahkıyk ile şahı tanun Nevruz edin şaha yetün Hey gaziler secde kılun Gaziler deyin şah menem Kırmızı taclu boz atlu Ağır leşkeri nisbetlü Yusuf Peygamber sıfatlu Gaziler deyin şah menem Hatai'yem al atluyam Sözü şekerden datluyam Murtaza Ali zatluyam Gaziler deyin şah menem
Aruz ve heceyle yazdığı şiirler Azerbaycan edebiyatının Nesimi ve Fuzuli arasındaki döneminin en güçlü temsilcisi olduğunu kanıtlar.
Özellikle heceyle yazdığı şiirler Anadolu’da gelişen tekke edebiyatını büyük ölçüde etkiler. Alevi-Bektaşi edebiyatının en güzel örneklerini sunar.