İkrar Cemi ve yapılısı (Aleviliğe kabul cemi)
Aleviler öğreti yolunda, bütün tutkulardan, aşırı isteklerden, dünyaya bağlı geçici dileklerden, eğilmelerden kurtulmaya ve özünü gerçeğe adamaya yani öğretiyi benimseyip yola girmeye -“İkrar (Nasip) Alma”-, “ölmeden önce ölmek” demektedirler.
Bu öğreti için, kişinin kendi isteğiyle maddi ve manevi dileklerinden tümden vazgeçmesiyle (Teslim-i Rıza anlayışıyla), mana aleminde, ruh bakımından hayat bulacağına inanılmaktadır.
Alevilikte Batıni yorumda iradi olarak ölen yani ikrarını alan can, dünyaya yeniden gelmiş gibidir. Yani, insanların yaşamları boyunca yaptıkları pek çok şeye, ölümle karşılaştıklarında pişmanlık duyacak olmaları ve “bir daha dünyaya gelsem böyle yapmazdım” düşüncesine varmaları “ikrar töreni”ile canlara kavratılmaktadır.
Böylece insanın son veda anındaki hesaplaşmasını, önceden ikrar töreninde yaşayan Aleviler, kendilerini yeniden doğmuş olarak kabul ederler ve bu olayı da “ikinci doğum” olarak adlandırırlar. Yola girmenin ön koşulu olan “ölmeden önce ölmek” (iradi olarak ölmek), Aşık Veysel tarafından şöyle dile getirilmiştir:
Topraktandır cümle beden
Nefsi öldür ölmeden
Böyle emretmiş yaradan
Yine iradi olarak ölmeyi ve ikinci doğumu Şâhi bir nefesinde şöyle anlatmaktadır:
Dört kapı selâmın verip aldılar,
Pirim huzuruna çekip yettiler;
El ele, el Hakk’a olsun dediler,
Henüz mâsum olup cihana geldim.
İkrar cem-i : Aleviliği kendi rızası ile kabul eden, Can’a yapılır. cem görgü cem’inden farklı olarak , ikrar veren can’a Pir tarafından, su tavsiyeler de bulunulur. ve su sözleri vermesi istenir;
Pir darda duran cana’a bazı telkinlerde bulunur;
Rehber öncelikle, „Marifetten gelip sırrı hakikate gidiyoruz destur Pirim.“ der.
Pir:
GİDEMEZSİNİZ! Kış var, aşılmaz yüce dağlar, geçitsiz ırmaklar var. Bu belleri aşamazsınız. bu selleri geçemezsiniz. çok büyük engeller var, çok zor ortam var. demirden leblebidir yenilmez. Ateşten gömlektir giyilmez. GELME! Gelirsen dönme! gelenin malı gider, dönenin canı gider. Öl ama ikrar verme. Öl, ikrarrından dönme! hal böyledir. Bu halleri ben size demiş ve duyurmuş olayım evladım.“
Can rehberi eşlinde Pir huzurunda, ve rehber can adına ;
“ Pirim cematın varlığına, Tanrı’nın birliğine inanarak, Muhammed-Ali’nin yoluna, Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin katarına girerek, Muhammed’e ümmet, Allah’a kul, Hüseyin’e talip olmak için adlarını andığımız kişilere inanarak, güvenerek geldik. Ölümüz olur, dönüşümüz olmaz basımız acık, ayağımız yalın. özümüz darda, yüzümüz yerde. pir’den ne gelirse „Alllah eyvallah“ dedik, durduk darına. Boynumuz kıldan ince, yolumuz kılıçtan keskin. İnandık iman getirdik. Huzurunuzda birliğe yettik“
Pir: „Eyvallah talip! İkrarın imanına yoldaş olsun! Hak, Şahımerdan, doğru yoldan ayırmasın. Büyükleri sayacaksınız, küçükleri seveceksiniz. Ulu Tanrı’nın buyurduklarını tutup, yasak dediğini yasak, gerçek dediğini gerçek bileceksiniz. Tanrı’nın yolundan ayrılmayacaksınız. işittiniz mi Evladım.“
Sevgi ve Saygılarımla, Değerli Canlar
Aleviler öğreti yolunda, bütün tutkulardan, aşırı isteklerden, dünyaya bağlı geçici dileklerden, eğilmelerden kurtulmaya ve özünü gerçeğe adamaya yani öğretiyi benimseyip yola girmeye -“İkrar (Nasip) Alma”-, “ölmeden önce ölmek” demektedirler.
„Yedullah ayeti?“ İkrar Ceminde ( Yola kabul) okunan ayetlerdendir. El- Fetih Suresi’nin 10. ayeti’dir. Bizzat Hz. Muhammed ve Hz. Ali tarafından Medine’de Mümin olmak isteyenlere Biat ( İkrar) alınarak okunmuştur.
İsmişah! Bismişah Allah Allah…
Hakk, Dost, Zahir, Batın, Hazır, Gaib. Sırr-ül Sır Erenlerinin Gülcemallerine aşk…
Ber-Cemal-i Muhammed, Kemal-i İmam Hasan, İmam Hüseyin, Ali ra Bülende salavat…
Allahümme salli ala seyyidina Muhammed-in ve ala Ali Muhammed…
„… Sana bağlılıklarını bildirenler, Allah’a bağlılıklarını göstermiş olurlar: Allah’ın eli onların elleri üzerinedir. O halde, kim ahdini bozarsa yanlızca kendi alehine bozmuş olur. Ve kim Allah’a karşı taahüdüne uyarsa, Allah ona büyük bir ödül ihsan edecektir. ( Fetih Suresi 48/10)“
Ey Muhammed! Bil ki sana biat edenler aynen,
Tanrı’ya Biat etti. Gelip senin ile el tutan.
El tutarak sözleşenler senin elin üstündedir.
Hakk’ın eli ise, tüm cümle ellerin üstündedir.
Sözünü kim bozarsa ikrarından dönmüş olur,
De ki; Kendi öz nefsine yararı değil, zararı olur.
Yüce Hakk’ın andını kim yerine getirir
Büyük ödüller, sevap, o’na verilir.
(Fetih Suresi, Ayet10)
İkrara cemi, Tanrı buyruğu, Hz. Muhammed-Ali’nin Sünneti ve İmam cafer Erkanındandır…
Hz. Muhammed ve hz. Ali Efendinmiz…. Hakk-Muhammed-Ali yoluna girmek isteyenleri Bu biatı verdirerek kabul ederlerdi.. Sünni ve şii islam ekolünde (Akabe biatı olarak bilinir)
Peygamber ve hz. Ali, Rıdvan Ağacının altında İslam dinine girmeye gelenlere bu Biatı verdirir Sırtına „İkrarın Kabul oldu“ manasında sırtına eliyle vururdu… Hz. Ali ise, Rıdvan ağacından bir dal (Alevi-bektaşi ocaklarındaki TARIK) ile taliplerin sırtına vururdu…
Bu ikrar, 12 İmam ve nesli aracılığıyla önce Horasan’a ve seyidler ile Anadoluya taşındı…
Şimdi İkrar cemi hakkında bilgi verelim..
Alevi-Bektaşi inancında Hakk-Muhammed-Ali yoluna…“İKRAR CEMİ“ yapılarak girilir.. Bu cem, Can’ın dünyadaki heves ve nefsini öldürdüğü ayindir… Bu şekilde yola gelen can malından, varlığından vaz geçer.. Dünya hevesini bir yana bırakır…İkilikten, hasetten, cümle benlikten arınır…..
Hırstan kibirden arınmak… Her türlü dünyevi isteklerinden arınmak,. zordur… Bu nedenle Can’a yola girmeden telkinde bulunulur…
„GELME GELME…. DÖNME DÖNME!… GELENİN MALI, DÖNENİN CANI!…“.
Sözü’nün manası budur….
Hakk-Muhammed-Ali yoluna kılıçla zorla cebirle değil.. Teslimi Rıza ile girilir… Bu nedene talip yola girmeden uyarılır.. hatta başaramayacaksa girmemesi söylenir..
Hakk-Muhammed-Ali Yolu için..
„DEMİRDEN LEBLEBİDİR YENİLMEZ….YÜCE DAĞDIR, AŞILMAZ…GELENİN MALI DÖNENİN CANI“ denir… Bu cem Can’ın ölümü olarak kabul edilir… „ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK“ tabiri bu nedenle kabul edilir…..
Bu koşulları kabul eden Can…. Pir’ine, Hakk-Muhammed-Ali Yolundan dönmeyeceğine dair… Bağlılılğını sunar.. Pir’de Ceddi Muhamed-Mustafa adına… Bu canları Hakk-muhammed-Ali yoluna, Ehli-Beyt Kervanına kabul eder….
„EL ELE, EL HAKKA‘ Desturunun.. Sırr-ı manası budur…
İkrar Cem’inden önce TARİKAT ABDESTİ ALDIRILIR…..Can, daha önceki cümle günahlarına tövbe eder… AYİN-İ CEM BAŞLAR…Ayin-i cem bittiğinde… Can…Yeniden doğmuş ve dünyaya yeniden gelmiş kabul edilir.. Yani DİRİLMİŞ.. CAN Bulmuş sayılır… Böylece Can.. islam olmuş ve Mü’min olmuş sayılır…Nefsini öldürmüş.. hakikatler dünyasında gözünü açmıştır..
Eğer ki…Bu Can…yoldan düşerse…
Telkin edilen… „DÖNENİN CANI“ gider yani….. Tarikatten düşen… Hakk-Muhammed-Ali yoluna asi olan…. Bir daha asla Tarikata giremez.. Bu kuraldır… Bu can için bir daha İkrar cemi yapılmaz.. Can artık ŞERİAT’nın ehlindendir…Bu makamdan yukarı çıkamaz…
Artık Bu Şeriat Ehlindeki bu can ölüdür… (gerçeğe gözünü açamayan anlamında… gözündeki sır perdeleri açılmamış manasında…) tarikat makamında, Nefsine uyan.. Ölü kabul edilir… Kimse Bu cana selam dahi vermez.. yeme ve içme ihtiyaçları dışında münasebet yasaktır… Can bazen toplumdan bile süreülebilir…
Yoldan düşen bu cana „YOL DÜŞKÜNÜ“ denir…Alevi-bektaşilik içinde… yaptırımların en büyügüdür.. Çok büyük şuçlar işlenmedikçe… bu ceza verilmez…
Allah Eyvallah..
[featured-video-plus]